14 Nisan 2012 Cumartesi

Aslan Pençesi

Bitkinin Latince adındaki "Alchemilla" sözcüğü, Simyadan, Simyacılardan, Arapçadaki "sihirli küçük şey"sözünden gelmektedir.

Bileşimi; Tanen, glikozitler, asit, acı madde ve madeni tuzlar bulunur. Ve eterik yağ içerir.

Gülgiller familyasındandır.
Diğer adları Arsian ayağı, Fındıkotu (Trabzon)' Sahten, Şehduran. Fransa'daki adlarıysa Aslan ayağı, Tavşan ayağı, Notre-Dame'ın mantosu, Kadın mantosu, Hizmetçi kız, Şebnemli.
Bu son ad 'şebnemli' boşuna değil; Avrupa'dasimyacılar uzun yıllar madenleri altına dönüştürme hayalleri için bu bitkinin yapraklarının ince kenarların dakidişlerin üzerine biriken çiy damlalarından, şebnemlerden medet ummuşlardır.
Ama bunlar da aslında çiy damlasından çok, bitkinin terlemesinden oluşan taneciklerdir.


Aslanpençesi, 15-60 cm boylarında, tüylü, hafif yassı, yeşil, dallara ayrılan gövdeli, köksaplı (rizom) ve parçalı yapraklı, çok yıllık, otsu bir bitkidir. Doğa ve bitki dostu Maurice Messegue, "Hiçbir şey, herkesin tanıdığı aslanpençesinin parmaklı yaprakları kadar güzel olamaz..." demektedir.

Bitkinin şifalı etkisinden yararlanmak için yaprakları ve çiçekli sapları toplanıp gölgede, havadar bir yerde kurutulur.

Bitki yaz aylarında gevşek salkımlar halinde küçük yeşilimsi sarı çiçekler açar. Bunların taçyaprağı yoktur. Bitkinin yaprakları ince ince doğranarak salatalara konabilir. Ülkemizde nemli çayırlarda, orman kenarlarında, otlaklarda görülür. Ancak kültür yoluyla yetiştirilmesi de mümkündür. Zengin ve güneşli ya da hafif gölgeli topraklarda üretimi yapılır. İlkbahar ya da sonbaharda tohumları ekilir, çıkan fideler 60 cm aralıklarla şaşırtılır.
Yaz sonunda çiçekli ve yapraklı dalları toplanıp kurutulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder